Bir öğretmen dokunur, her şey değişir

Okulu, çocuklar için sıcak bir yuva haline getirmeyi amaçlayana Emre öğretmen, bir dizi projeyle köy okulunu çocukların koşarak geldiği bir yuva haline getirdi.

Haber Giriş : 02 Eylül 2017 08:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bir öğretmen dokunur, her şey değişir

MÜJDE OKTAY/ÖZEL HABER

Öğretmenlik tutkusu ne engel tanıyor ne de imkansızlık. Onlar ne Batı dinliyor ne Doğu. Kimi dokundukları öğrencilerin hayatını değiştiriyor, kimi çeşitli projelerle öğrencilerin yeteneklerini keşfederek onları topluma kazandırıyor. Bayburt'un Demirözü ilçesine bağlı Beşpınar köyünde öğretmenlik yapan Emre Özel de Türkiye'deki binlerce fedakar öğretmenden sadece biri. 2010 yılında Bayburt'a atanan ve 10 yıldır köy öğretmenliği yapan Emre Özel, 4 senedir tayin isteme hakkı olmasına rağmen köyü ve öğrencilerini bırakıp gitmeyi hiç düşünmemiş. Atandığı günden bugüne hem çocuklar için hem de köy halkı için adeta gecesini gündüzüne katan Emre öğretmene ulaştık. Aydınlık'a konuşan Emre öğretmenin yaptıklarını görünce güzel günler göreceğimize dair inancımız bir kez daha pekişti.

Emre Özel, öğretmenlik mesleğine bir büyüğünün sözünden yola çıkarak başlamış. Kendisi için çok önemli gördüğü ve onu yönlendiren olayı şöyle anlatıyor: "Ben daha öğrenciyken bir büyüğüm bana şöyle demişti: 'İleride öğretmen olacaksın. Mesleğini eline alıp öğretmenlik yapmaya başladığında kendi sınıfında öğrenci olmak ister miydin? Diye kendine sor. Eğer hayır cevabını veriyorsan evet cevabının alana kadar çaba göster.' Ben de bu düşünceden yola çıktım ve ben öğrenciyken bana nasıl ders anlatılsa mutlu olurdum? Dersler nasıl işlense eğlenceli hale gelirdi? Bunları düşündüm ve öğretmen olma şansını elde edince öğrencilerim için her şeyin en güzelini en keyiflisini aramaya başladım. Köye ilk gittiğim zamanlarda çocuklar çıkış zili çalınca zindandan kaçar gibi koşarak eve gidiyorlardı. Okulu sevmiyorlardı. Çocuklarla konuştum neden okulu sevmiyorsunuz diye sordum. Çocuklar, okulda hiç ilgi çekici bir şey yok, oyun oynayacağımız bir alan yok dediler. Ben de kendi projelerimle okulu çocuklar için ilgi çekici hale getirmeye başladım ve çocuklar mutlu oldukça bu iş devam edip gitti."

'KENDİ YAPTIĞIMIZ DENEYLERİ YİYORUZ'

Ezbere dayalı bir eğitim sistemine her zaman karşı çıktığını belirten Özel, dersleri ezber kalıptan nasıl çıkardığını ise şöyle dile getiriyor: "Derslerimde ezberci sisteme karşı eğlenceli alternatifler üretmeye başladım. Fen bilgisi hayatın ta kendisi. Bunu tahtada anlatıp geçtiğim zaman çocuklar hayatın hiçbir yerinde bu bilgileri kullanamayacaklar. Derslerimi hayatla iç içe işliyorum. Örnek verecek olursam; fiziksel ve kimyasal değişimi sınıfın ortasında menemen yaparak anlattım. Biberlerin ve domateslerin kesilince fiziksel, pişince kimyasal değişime uğradığını çocukların hoşuna gidecek yolu bularak anlattım. Bir nevi kendi yaptığımız deneyleri yiyoruz diyebilirim. İnanın bu deneyden sonra hafta sonu evde gördükleri fziksel ve kimyasal değişimleri kendileri gelip bana anlatıyorlar. Öğrencilerle bahçemiz var. Fotosentezi, bitkilerin gelişimini bu bahçede öğreniyoruz. Çocuklarla aramda katı kurallara dayanan bir ilişki yok. Onların Emre ağabeyiyim. Onlara söylediğim tek şey yanlış bir şey yaparsanız ben üzülürüm. Bunu bildikleri için yanlış bir şey yapmıyorlar.

ARTIK KÖY HALKINDAN BİRİ

Emre Özel, zamanla köy halkından biri olmuş. Kendini onlrdan biri gibi hissetmeye başlamış. Bu sürecin ise içten sevgi ve samimyetle geliştiğini anlattı: "Ankara'da doğdum büyüdüm. Büyük şehir olduğu için elimde bütün imkanlardı var ama bu köydeki samimiyet ve içtenlik yoktu. Dışarıdan bakınca köydeki insanların bana ihtiyacı varmış gibi görünebilir ama aslında benim onlara ihtiyacım varmış. Her şeyi birlikte ve de fedakarlıkla yapıyoruz. Hiç unutamadığım iki olay var. Bir gece vakti kapım çalındı. Öğrencimin biri elinde ilaç torbasıyla geldi. 'Öğretmenim annem ilaç almış ama üzerine günde kaç tane içeceğini yazmamışlar' dedi. Hemen eczacı bir arkadaşımı aradım ve öğrenip ilaçların üzerine yazdım. Bir başka gün kapım yine çalındı. Erkan abimiz var karısı doğum yapacak. Köyümüz merkeze 50 km. 'Hocam bizi hastaneye götürmen lazım' dedi. Gittik ameliyathanenin kapısında Erkan ağabeyle bebeği bekliyoruz. Onun derdine ben de ortak oldum. Sanki kendi ailemden birinin bebeğini bekliyorum gibi hissettim. Bu samimiyet, içtenlik o kadar güzel ki ben artık kendimi yabancı görmüyorum. Onlardan biri oldum. Cenaze olur düğün olur ben katılamazsam üzülürler neden gelmedin diye kızarlar."

KÖY ENSTİTÜLERİ RUHU

Emre Özel, köy enstitülerinin Türkiye kattığı zenginliğin şimdi de katılabileceğini, bunun imkansız olarak görülmemesi gerektiğini önemle belirtiyor: "Köy enstitülerinin olduğu dönemde ne cevherler ne yetenekler keşfedildi. Şu an bu zor gibi görülüyor ama asla zor değil. Köylerin gelişmesi ve aydınlanmasıyla Türkiye gelişir. O ışık tüm ülkeyi aydınlatır. Köy çocukları o kadar temizler ki onlardaki ışığı gün yüzüne çıkaracak bir aracıya ihtiyaçları var. Ben bir öğretmen olarak köy enstitülerindeki ruhu yaşatmaya çalışıyorum. Onlardaki müzik, resim, tiyatro, matematik, edebiyat gibi yetenekleri keşfetmenin yollarını arıyorum. Köy çocuklarının hayatlarına imza atmadım sadece kendi hayatlarına imza atmaları yolunda rehberlik ediyorum. Onlardaki ışığı gün yüzüne çıkarmaya aracılık ediyorum."

Emre Özel'in köy halkı ve öğrencileri için hayata geçirdiği projeler:

'BİR FIRÇA DARBESİ TÜM DÜNYAYI RENKLENDİRİR'

Yaz tatili demeden görevimize devam ettiğimiz köyümüzde, köy meydanında bulunan evlerimizi restore ederek yeni bir görünüme kavuşturmak amacıyla tüm evleri ve bordür taşlarını rengarenk boyadık, eksik yerleri tamir ettik. Köy sakinlerinin yardımıyla köyümüz rengarenk bir görünüme kavuştu. Bundan sonraki hedefimiz tüm köyü boyamak.

PARANIN GEÇMEDİĞİ TEK CAFE: KIRAAT CAFE

Gece gündüz demeden çalışarak köy şartlarında tamamen kendi imkanlarımızla hayata geçirdiğimiz 'Kıraat Cafe' isimli projemizde öğrenciler okul dışı vakitlerde;

Kendi robotlarını tasarlayıp,

Gitar çalabiliyor,

Resim yapıp

Reklamdan sonra devam ediyor

Zeka oyunlarıyla oynayabiliyor,

Kodlama-yazılım yapıp

Belgesel izleyebiliyor,

3 boyutlu eğitim alıp sohbet edebiliyorlar..

Köy odası kültürü ile teknolojinin buluştuğu bu mekanda para geçmiyor.. Dünya da çocuklara ait olan ilk Köy Odası olan ve Paranın geçmediği tek Cafe olan projemizden faydalanmak için tek yapılması gereken kitap okumak..

HURDALARDAN SATRANÇ SINIFINA

"Okulumuzda atıl vaziyette bulunan hurdaları değerlendirerek öğrencilerimizin "Satranç Sporu" ile buluşmasını sağladık. Her aşamasını kendi gayret ve imkanlarımızla tasarladığımız ürünlerimizi satranç egzersizlerinde keyifle kullanıyoruz. Hurdaları köyümüzdeki demir atölyesinde parçalayıp, kaynatıp, boyayarak uzun uğraşlar sonucu satranç masası haline getirdik. Sonuç: Şah & Mat :)"

ÖĞRENCİLERİN ÇIKMAK İSTEMEDİĞİ BİR SINIF

Çocukların, kendilerini ev ortamında hissedeceği, zil çalar çalmaz eve gitmeden bilimsel yayınlara ve materyallere anında ulaşabilecekleri bir merkez tasarladık. Bilim merkezi sınıfımda şunlar yer alıyor;

Ağaç şeklinde bir kütüphane,

Bıg Bang teorisini tasvir eden bir tablo,

Yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi sağlayacak materyal ağacı,

Bilime yön vermiş Türk bilim insanlarının bulunduğu Atasız Ati olmaz köşesi,

Fen bilimleri görselleri,

Böbrek şeklinde öğretmen masası,

Dna şeklinde öğretmen dolabı,

Güneş sisteminin yer aldığı Galaksi Tavan

Teneffüs aralarında öğrencilerin kendini geliştirdiği Fenomen TV.

Kaynak: Aydınlık Gazetesi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber